Sokak Nöbetçileri benim için üç zamana ayrılıyor: zihnime ilk düştüğü o gece, yazmaya karar verdiğim ilk an ve yazarken bana yaşattıkları.
Zihnime ilk düştüğü gece henüz ilkokul öğrencisiydim aslında ve sokaklarda büyüyen çocukların bir hikâyesi olabileceğini düşünmüştüm. Tabii ki o zaman böyle bir kurgu oluşturmadım fakat büyüdükçe ve zaman geçtikçe yeniden zihnimde bir çiçek gibi açtılar, yedi mucize çocuk tek tek bana el salladılar.
Yazmaya karar verdiğim an, aslında çok kötü bir dönemdeydim. Psikolojik problemler yaşıyor, hayat mücadelesi veriyor, ilaçlarla uyuyabiliyordum. Hatta hayattan vazgeçme evresine geldiğim bir dönemdi. O anlarda doktorumun bana, “Sen yazarsın, hissettiklerini kaleme dökersen kendini iyi hissedebilirsin,” demesiyle Sokak Nöbetçileri’ni yazmaya başladım.
Hiçbir zaman ama hiçbir zaman, seneler sonra başyapıt gibi anılacak bir kitap olarak kaleme almadım Sokak Nöbetçileri’ni; hislerimden ibaret olmasını dileyerek bir günlük gibi yazmaya başladım. Bundan yüz sene sonra “harika bir kitap” olarak nitelendirilmesinden ziyade, “hislerden ibaret” olarak anılması beni çok daha fazla mutlu eder. Çünkü bu kitapta gördüğünüz her acı, her gülümseme, her yaşanmışlık; benim ve çevremdekilerin yaşadıklarımızdı. Öyle ki, “Bu kadarı da çok fazla,” denilen yerlerin bazıları benim hayatımdan parçalardı. Seneler sonra rafımda Sokak Nöbetçileri’ni gördüğümde hissettiğim; yaşanmışlıklarım, yaralarım ve iyileştirdiğim çocukluğum olacak. Sadece benim değil, bu kitabı okuyan birçok kişinin de böyle hissedeceğine neredeyse eminim.
Sokak Nöbetçileri’ni yazmaya başladıktan sonra herkese söylediğim tek bir cümle vardı: “Sokak Nöbetçileri benim yoluma ışık tutacak, göreceksiniz.” Öyle de oldu. İlk önce onlarca olduk, ardından yüzlerce, sonrasında binlere dönüştük. Beni kalpten anlayan, hislerimi görebilen insanlar çoğaldı. Çoğu zaman satır aralarında, “Aslı, seni hissediyorum,” cümlesini görmek şaşırtıcıydı çünkü gerçekten o satırlarda ben gizliydim. Anlaşılmak bu hayattaki en büyük arzumdu ve beni anlayan binlerce kişi vardı.
Anlaşılmak bir insanın rahat bir uyku çekmesini sağlar; siz benim çoğu gece rahat bir uyku çekmemi sağladınız, kâbuslarımı beden aldınız.
En başlarda çok mutluydum, ışıklar çok parlaktı, ellerim sıcaktı, iyileştiğimi düşünüyordum fakat bir süre sonra 2021 senesinde psikolojik rahatsızlıklarım ve yanında getirdiği fiziksel hastalıklarım nüksetti. Bir sayfada gülerken, diğer sayfada gözyaşlarına boğulmanızın bir nedeni de buydu. Siz benim zihnimin içindeydiniz ve ben artık iyi değildim. Belki de bu kitabı birçok kişinin gözünde başarılı yapan da budur: tamamen kalpten geldiği gibi yazılması.
Siz benim zihnimdeki çatışmayı okuyan sırdaşlarımsınız, gizli kapıların arkasını hiçbir zaman tam olarak göremeyeceksiniz, anlatmayacağım belki ama hissedeceksiniz; hisler, bilmekten daha kıymetlidir.
Çok kötü olduğum zamanlarım vardı, kalemi bıraktığım bir dönem de oldu sessizce. Artık yazamayacağımı düşündüğüm, yeniden her şeyden vazgeçtiğim, sessizleştiğim, bunların neticesinde anlaşılmadığım. Acımasızlıklarla yüzleştim, kendi kabuğuma daha çok çekildim. Şimdi size o zamanlar yaşadıklarımı anlatsam şaşıracağınızı biliyorum ama ben bunu yapmayacağım çünkü bu finalin ardından kimseyi üzmek gibi bir gayem yok. Zaten Sokak Nöbetçileri’ni daha çok, mucizeler gerçekleşmese bile yola devam edileceğini, umudun ise hiçbir zaman tükenmediğini göstermek için yazdım. İlk kendime öğretmek istedim, sonra size. Birçok kişi her zaman başka bir yol vardır diyorsa ben başardım demektir. Zira bu kitap, aynı çocukluğu yaşamış birçok kişi için de umut olacaktır, biliyorum.
Bilmeniz gereken iki olgu var: Birincisi bu kitap benim hayatımı değiştirdi, yolumu aydınlattı ve yüzümü gülümsetti; ikincisi ise bu kitap benim acılarımı tazeledi, izlerimi fark etmeme neden oldu ve yedi mucize çocuk büyümese de beni büyüttü.
Uğruna şarkılar yazılan, adına bir yetiştirme yurdu açılmasını istediğim Sokak Nöbetçileri kitabı bitti. Bu cümleyi yazarken bile ne kadar duygusal olduğumu tahmin edemezsiniz. Tam beş senedir süregelen bu serüven, bizim kalp atışlarımızdı. O kalp durmadı elbette ama artık o kalbin içinde sessizce Sokak Nöbetçileri yaşayacak.
En büyük teşekkürüm ilk önce sizlere olacak. Beni okuyan, anlayan, her zaman geçerli bir nedenim olduğuna inanan, kalbimden geçenleri gören, her ne olursa olsun dönüp Sokak Nöbetçileri’ne sarılan size binlerce şükür. Siz sarıldınız, benim kollarıma sizin sıcaklığınız ulaştı; ellerim daima ellerinde, dediniz, beni uçurumdan döndüren sizin sonsuz inancınız ve sevginizdi. Elimi tutmasaydınız bu satırları bile yazamayabilirdim.
Gönül bağıyla size bağlıyım ve hayatımın sonuna kadar da bu böyle devam edecek, biliyorum çünkü siz benim çocukken hiç sahip olamadığım oyun arkadaşlarımsınız.
Sevgili kendim, çektiğin her acıya rağmen bu kitabı tamamladığın, vazgeçsen bile yeniden eline kalemi aldığın, savaşlarına rağmen bir an bile kişiliğinden ve kendinden vazgeçmediğin için sana sonsuz teşekkür ederim.
Ve sevgili çocukluğum, umarım artık biraz da olsa için rahatlamıştır, kapalı kapılar ardında bile olsan seni anlayan binlerce kalp olduğunu görmüşsündür. Gülümsemeyi unuttuğunu biliyorum; ben daima senin için gülümseyecek, korkularını iyileştireceğim çünkü Sokak Nöbetçileri bana iyileşmeyi öğretti.
Bundan belki yüz sene sonra bu kitabı okuyacak sevgili okur, sen de çocukluğunu affet çünkü her çocuk bir masal karakteridir.
Sevgiyle, saygıyla ve minnetle.
“Aslı Arslan”
(Üzeri karalı.)
“Sokak Nöbetçileri’nin yazarı Aslı Arslan.”
Paragraf Yorumları